Translate

16 Haziran 2009 Salı

YUSUF İSLAM

3 yorum:

http.belguzaranne.blogspot.com dedi ki...

merhaba hayırlı akşamlar

Şükrü Yılmaz dedi ki...

Sevgili Kardeşim NesliHan Sönmez

Hayırlı Günler Yeni Hafta'nın Sizlere Güzellikler Getirmesini Dilerim. Ailenizle ve Savdiklerinizle Birlikte Güzel Günler Geçirmenizi Dilerim.Sevgiyle Saygıyla vede Sağlıkla Mutlu Esen Kalın ALLAH'a Emanet olun.Saygılarımla

Resimlerle Hatay Antakya'yı Tanıyalım http://sukruyilmaz.net/?page_id=33

Duygular vardır anlatılamayan, sevgiler vardır kalplere sığmayan, dostluklar vardır hiçbir şekilde yıkılmayan, bazı insanlar vardır asla unutulmayan.

Şükrü Yılmaz
Antakya-HATAY
http://sukruyilmaz.net

ATATÜRK'Ü SEVMEK

Sende değil sevgili Atatürk
Emperyalizmde suç
Oldum olası emperyalist Batı
Seni sever mi hiç

Kapıdan kovdundu sen onları
Bacadan girme derdindeler yıllardır
Seni unutturma çabaları hep
Kuyruk acısından kaynaklanan hallerdir

Ya içerdeki karşıtların
Seni onlar neden sevmez peki
Gelişmemiş yaratıklardır da ondan
Akılları fikirleri ne ki

Sevmeyenler varsın sevmesin seni
Ne gam
Seni sevmek için sevgili Atatürk
Adam olmak gerekir adam

Alıntı:Yılmaz Aybar
http://www.siirdefteri.com/?sayfa=siir&siir_id=30617

ahmed dedi ki...

Her şey, ama her şey, canlı-cansız, büyük-küçük her şey sana eğiliyor. Hürmetle eğiliyor, yerlere kapanıyor.

Nereye baksam, hangi tarafa yönelsem böyle; bütün varlıklar senin hükmüne boyun eğmiş, rükû ediyor.

Adeta her şey dile gelmiş haykırıyor: “Gel sen de bize katıl! Eğil, senin ve bütün varlıkların sahibine! Yoktan var edene eğil. Eğil ki, O senin başını eğdirmesin, seni kimseye zelil etmesin...”

Ne muhteşem bir nizam kurmuşsun Rabbim! Her zerreye damganı vurmuşsun. Görmek isteyenlere görünen, duymak isteyenlere haykıran damgalar ve işaretler... Görmek istemeyenlere silinen, duymak istemeyenlere dilsiz kesilen izler...

Ey Sevgili! En Sevgili! Ey Rabbim! Ufkumu aç göreyim, gönlümü aç anlayayım, perdeleri kaldır, duyayım, mevcudatın söylediğini, varlıkların hallerini. Çünkü onları şekillendiren sensin; onları söyleten de sen!..

Denizlerden yükselttiğin bulutları seyrettim. Heybetle doğrulan bir pehlivan gibi göğe yükseliyorlar. Yükseldikçe gürleşiyor, gürleştikçe sıra dağları andırıyorlar. Göklerde özgürce dolaşacaklarını sandım. Ama hayır! Anladım, yolları çizilmişti. Mağrur başlarını itaatle eğdiler, her biri yollarında yürüdüler.

İşte senin azametin karşısında damla damla yere kapanıyorlar. Sonra bir araya gelip, derelere, ırmaklara dönüşüyorlar. Aşkınla divane bir meczub gibi başlarını taşlara vura vura çırpınıyorlar. Tekrar bulut olup yükselmek için, tekrar senin huzurunda eğilmek için...

Ve o damlalar: Ölü topraklara can oluyorlar, can katıyorlar. O canla dirilen her şey delidolu bir delikanlı gibi gelişip serpiliyor. Sonra... sonra olgunlaşıyor, başlarını büküyorlar.

İşte ekinler, başaklar, ağaçlar, dağlar, taşlar.... Her şey seni biliyor, yüce huzurunda boyun eğiyor.

İşte yıldızlar, gezegenler... Hepsi senin nuruna pervane. Dönüyor, dönüyor, itaatle sana rukû ediyor, seni tesbih ediyorlar.

Kim demiş sadece insanoğlu rükû eder, baş eğer diye! İşte zerreler, kürreler, insanlar, melekler, dağlar, taşlar... Bütün varlıklar rukû ediyor. Bir an durmaksızın rükû ediyor, senin yüceliğin karşısında eğiliyor.

Ey Sevgili! En Sevgili! Ey Rabbim! Bütün kainat senin huzurunda eğilirken, bu ahenge benim de bilerek, isteyerek katılmamı istedin.

“Namazı tam kılın, zekâtı hakkıyla verin ve rukû edenlerle birlikte siz de rukû edin!” (Bakara, 43) buyurdun.

“Ey iman edenler! Rukû edin, secdeye kapanın. Rabbinize ibadet edin. Hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.” (Hacc, 77) dedin.

Buyruğun başım üstüne Rabbim...

İşitiyor, itaat ediyor, huzurunda eğiliyorum Rabbim!

Beni başkalarına eğdirme!

Sana rukû etmenin hazzını bana tattır!

Rukû edenlerle birlikte, huzuruna rukû ederek girmemi nasip eyle!

Sübhane Rabbiye’l-Azîm

Sübhane Rabbiye’l-Azîm

Sübhane Rabbiye’l-Azîm...
lam ve dua ile kardeşim